Sağlık Eski Bakanı, MHP
Cengiz GÖKÇEK
1934 yılında Gaziantep’te doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra 1967 yılında MHP de göreve başladı, daha sonra parti genel idare kurulunda görev aldı. 1977 de Gaziantep milletvekili olarak meclise girdi ve Demirel MC hükümetinde sağlık bakanı oldu. 1980 sonrası politikayı bıraktı. Bu gün Avrasya Vakfı Kurucular Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir.
HAMİLİK
TÜRKİYE’NİN ASLİ
GÖREVİDİR
Dünya coğrafyası üzerindeki
yerleşime göre Türk Cumhuriyetleri
ve Müslüman ülkelerin bulunduğu bölgeler gerek yeratlı zenginlikleri
gerekse topraklarının verimliliğiyle en kıymetli yerlerdir. Bu
ülkelerin sahip olduğu doğal zenginlikler
bugün birçok dünya ülkesi
tarafından yakından takip edilmektedir.
Uğrunda dünya savaşlarının yapıldığı, sinsi siyasi oyunların oynandığı bu doğal kaynaklar,
doğru ve akıllıca kullanıldığında
ait olduğu ülkenin dünya politikasında söz sahibi olmasını sağlayacak
niteliktedir. Bu yüzdendir ki,
Türk Cumhuriyetleri ve Müslüman
ülkelerin elinde olan bu güç birkısım karanlık ideolojiler tarafından
kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda
gerek Müslümanların gerekse
Türklerin birlik içinde olmalarını ve
beraberce ortak hareket etmelerini
engelleme faaliyetleri yürütülmektedir.
Bunlara karşı son derece
dikkatli olunmalı ve Türkiye’nin
menfaatleriyle çakışmayan en uygun
sonuca göre hareket etmeye
gayret sarf edilmelidir.

Türkiye devlet yapısı itibariyle
laik ve demokratik bir ülkedir.
Ama aynı zamanda ülkemizi oluşturan insanların %99’u Müslümandır. Bu şekliyle Türkiye hem
İKÖ üyesidir hem de Avrupalı bir
yapısı vardır. Son yapılan NATO
zirvesine ev sahipliği yapan ülkemiz
NATO’ya üye tek Müslüman
ülke olarak Avrupalı kimliğini bir
kez daha ispatlamıştır. Bu özelliklerinden dolayı, Türk
Cumhuriyetleri için adeta lokomotif
görevi üstlenmesi gereken Türkiye,
Müslüman ülkelere de güzel
bir örnek teşkil etmelidir. Türkiye,
laik devlet yapısıyla oluşturulacak
olan Türk-İslam birliğinde aktif
olarak görev alabilir. Önemli olan
halkın bilgilendirilmesi ve eğitilmesidir.
Birliğin esas amacının sevgi,
kardeşlik, dostluk, insancıllık, güzel
ahlak, yardımlaşma ve hoşgörü
gibi güzel meziyetlerin yaygınlaşması
ve halk arasında gerçekten
yaşanması olduğu anlatılmadır. Halkın kültürel yönden eğitilmesi
ve birlik ruhunu özümsemesi
için kontrollüğünü devletin resmi
kurumlarının yapacağı ama faaliyetlerini
mevcut dernek ve vakıfların yürüteceği geniş bir eğitim
kampanyası başlatılmalıdır. Halkın
bilinçlenmesi ve kurulacak olan
birliğinin öneminin iyi kavranması
için yoğun bir kültür programı uygulanmalıdır.
Türkiye yapılacak bütün bu birleştirici
ve eğitici faaliyetlerin hepsinde
lider rol üstlenebilecek tek
ülkedir. Gerek coğrafi konumu,
gerek jeo-politik durumu ve gerekse
yönetim biçimi itibariyle Türkiye’nin
çok kritik bir pozisyonu
vardır. Türkiye sahip olduğu bu
imkanları çok iyi değerlendirmeli
ve Türk-İslam birliği için gerekli çalışmalara öncülük etmelidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun
mirasçısı olan Türkiye, atalarından
kalan miras gereği doğal olarak
yönetici ve birleştirici bir kimlik taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğu kendi yönetiminin yanında
içinde barındırdığı birçok farklı etnik
grup ve topluluğun da yönetimlerinde
hak, adalet ve şefkati
benimsemiştir. Böylece her dilden,
dinden ve ırktan milletin rahat,
huzurlu ve barış içinde yaşamasına uygun bir zemin hazırlamıştır. Kurulacak olan bu birlik vesilesiyle
Türkiye, Osmanlıdan gelen
yöneticilik ve hamilik özelliklerini
en güzel bir şekilde uygulayacaktır. Geç kalınmış bu birliğin bir
an önce hayata geçirilmesi Türk
ve Müslüman devletlerin hasretle
beklediği bir oluşumdur. |