Bölücü Komünist
Ayaklanmaya Karşı
Bilimsel Fikri Mücadele Şarttır
Darwinizm, komünizm, materyalizm, şiddet ve terör
birbirlerinden ayrılmaz bir bütündür. İnsanları isyana, kavgaya, başıbozukluğa, sevgisizliğe, bencilliğe ve ahlaksızlığa yönelten Darwinizm yok 'edilmeden insanlar arasında dostluk ve kardeşliğin tesis edilmesi mümkün değildir.
Zaman zaman gündeme gelen "dağdakini ovaya indirmek" tarzı önerilere karşı son derece uyanık olmak gerekmektedir. Yıllarca Darwinist-komünist telkinlerle eğitilmiş, Türkiye Cumhuriyeti'ni düşman sayan teröristlere, barış, hoşgorü ve af mesajları göndermek, komünist bölücü örgütün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelecektir. Bu tür akılsızca yaklaşımlar boş yere gündemi işgal etmekte, bölücü örgüte zaman ve zemin kazandırmaktadır.
Dağdaki bölücü terör örgütü mensubu ovaya salıverildiğinde, bir gün önce mayın döşeyen, yol kesen, ağır silahlarla askerimize saldıran bölücü militan, halkın arasına sızacak, yeni militanlar ve devlet düşmanları yetişmesi için var gücüyle çalışacaktır. Böyle bir duruma çanak tutmak, dağdaki militanı ovaya salıp komünist, materyalist, Darwinist propaganda yapmasına olanak sağlamak, büyük bir dalalet ve ihanet olacaktır.
Daha karşıdaki terörist gücün ideolojisi ve hedefleri konusunda bile teşhis konulamadığını gösteren bu tür yaklaşımlara anında cevap verilmelidir. Devletimizin karşısındaki örgüt dış güçlerce yönlendirilmektedir ve amaç ülkemizin doğu kısmını koparmak, hemen akabinde kalan kısmı da güçsüz ve zayıf duruma düşürmektir. Çin, Kuzey Kore, Venezuella, Küba gibi Marksist-Leninist ülkelerin tamamının, İsveç, Norveç, Danimarka gibi sosyalist kanadın iktidarda olduğu ülkelerin ve Avrupa'daki tüm Marksist ve sosyalist partilerin, -aynı inancı paylaştıkları için- açık ya da dolaylı biçimde Güneydoğu'daki komünist-bölücü teröre destek verdikleri de bilinen bir gerçektir. Bölücü örgütü palazlandıran ve devletimizin başına bela edenler Ortadoğu üzerinde geçmişten bu yana karanlık oyunlar oynayan materyalist, Darwinist ideolojilerin hakim olduğu bu gibi ülkelerdir. Bunlar, bugün her zamankinden fazla bölücü örgüte destek sağlamakta, herkesin gözü önünde ülkemiz aleyhinde faaliyet yürütmektedirler.
Son günlerde yoğun olarak tartışılan Türkiye'yi eyaletlere ayırma planları ise ülkemiz için tam manasıyla sonun başlangıcı anlamında olacaktır. Ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amaçlı bir öneri olarak geçmişte gündeme getirilen bu konu, bugün uygulamaya kalkıldığında şüphe götürmez bir biçimde ülkemizi felakete sürükleyecektir. Türkiye, Büyük Türkiye olmalıdır. Türkiye'yi eyaletlere ayırmak, Türkiye'yi, Türk Milleti'ni yok etmenin başlangıç aşamasıdır. Bu karanlık tuzağın ikinci aşaması eyaletler arası iç savaş, üçüncü aşaması zayıf, güçsüz parçalara ayırmak, dördüncü aşaması ise işgal, ilhak ve yok etmektir. Bu amansız ihanete, aklı başında hiçbir Müslüman Türk evladı evet diyemez.
Ülkemizdeki terör konusunun temelinde Darwinizm vardır. Bugün askerimize, polisimize ve milletimize silah çeken azılı komünist militanlar, Darwinizm'in korkunç boyutlardaki etkisinin en somut delilleridir. |
Güneydoğu'da, Marksist-Leninist-komünist propaganda ile sürekli taraftar toplayan komünist bölücü harekete karşı geniş çaplı bilimsel anti-komünist, anti-Darwinist propaganda şarttır. Atılan hamasi nutuklarla, klasik politik demogoji ile bir netice alınması mümkün değildir. Bu tip üslup ve yaklaşımlar kızdırıcı olmakta, vatan millet düşmanlarının güç ve taraftar kazanmasına sebebiyet vermektedir. Komünist ideolojiye karşı ilmi mücadele, mutlak netice alınacak kesin bir çözümdür.
Darwinist, materyalist, ateist ve Marksist Avrupa'nın işgaline sokulmak istenen güzel yurdumuzu savunmak için, bu kültürel saldırıya, kültürel mücadele ile cevap verilmelidir. Bu büyük fikir, felsefe mücadelesinde Darwinist, materyalist, Marksist görüş yenildiğinde, Anadolu'daki bu fitne, fesat ateşi de sönecektir. Bu konuda susulması ve geç kalınması vahim sonuçlar doğurabilir.
Türkiye'de, Türk, Laz, Zaza, Kürt, Çerkez, Boşnak veya Gürcü sorunu yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Yüzlerce yıldır birarada, kardeşce, dostça yaşadığımız, etnik köken sorunu hissetmediğimiz Müslüman Türk Milleti vardır. Fikirlerimiz, inançlarımız, düşüncelerimiz ayrı olsa bile bu, dostluk ve kardeşlik bağını hiçbir şekilde, hiç kimse bozamaz, bozulmasına da asla müsaade etmeyiz. Kürt kökenli vatandaşlarımız son derece sevgi dolu, insancıl, merhametli, dindar ve misafirperverdirler. Diğer vatandaşlarımız gibi, Anadolu'da hakim olan güzel ve örnek ahlakı en güzel şekilde yaşamaktadırlar. Vatanını milletini yürekten seven bu üstün mizaçlı insanlar komünist mili tanların baskısından bir an önce kurtarılmalıdır.

|