SAYIN ADNAN OKTAR'IN
FRANSIZ TELEVİZYONU VE DERGİSİ İÇİN VERDİĞİ RÖPORTAJ
İSTANBUL BOĞAZİÇİ- 26.05.2007

Gazeteci: Biliyorsunuz biz Fransa'dan özel olarak sizin için geldik. Gelmemizin sebebi kitabınızın Fransa'da birçok kuruma yollanmış olması. Kitabınızda neyi izah etmek istediniz?
Adnan Oktar: Evrim eğer gerçek bir mekanizmaysa buna ait ilmi, akılcı çok açık birçok delil olması gerekir. İlmi açık delil yoksa evrim yoktur. Hayali mekanizmalarla, hayali iddialarla, bir kısım mucizelerle yani yüzlerce mucizenin üst üste eklenmesi ile olduğu iddia ediliyorsa bu bilimsel değildir. İlk hücrenin başlangıcı soruluyor bir mucize eseri başladı deniliyor. Protein olabilir mi deniyor bu da bir mucize eseri başladı deniyor. Peki hücre sonradan nasıl şekil almaya başlıyor, belirli bir hedefe doğru nasıl gidiyor diyoruz onu da mucizeyle açıklıyorlar. Evrim teorisi binlerce, milyonlarca mucizenin biraraya gelmesinden meydana gelen bir dindir.
Gazeteci: Peki kapakta gösterilmiş olan resimler neyi simgeliyor? Yani 100 yıllardır cinslerinin değişmemiş olduğunu mu?
Adnan Oktar: Tabi tabi, bir de bunu tespit etmek için öyle geniş bir araştırmaya gerek yok. Mesela bir levrek balığını lokantada yiyen bir insan onun kılçığını görür tabakta. Fosile baktığımızda tıpa tıp aynısı olduğunu görüyoruz.
Gazeteci: Peki sizin için neyi ifade ediyor bu yani bugünün somon balığıyla milyonlarca sene önceki somon balığının aynı karakterde olması?
Adnan Oktar: Evrim olmadığı anlaşılıyor. Hayır, olsa evrim bu da normal olabilir, Allah öyle yarattı da diyebiliriz. Ama olmayınca yani milyonlarca mucize var şunu açıklayamıyoruz ama mucize olarak oldu, bunu açıklayamıyoruz ama mucize olarak oldu. Bu hem komik oluyor hem de çok aciz bir ifade oluyor.
Gazeteci: Sizin için o zaman mucize yok mu diyebiliriz yani bu fotoğraflara baktığımızda bu tamamen normal mi?
Adnan Oktar: Darwinizm konuları açıklarken ilmi değil de mucizelere dayandırarak açıklıyor. Yani mesala ara fosil yok diyoruz Darwinistlere, bir gün bulunur diyorlar. 150 yıldan beri bulanamayan şey ne zaman bulunacak? Bir de yeryüzünün altı didik didik edildi her yerin. İstanbul'da bile her yeri aradığımızda bitki fosillerine rastlıyoruz hayvan fosillerine rastlıyoruz ve değişmediğini görüyoruz.
Yani insanlığı zorla kandırmanın, çocuk kandırır gibi kandırmanın alemi yok bu inandırıcı değil. Bunu zorlamanın da alemi yok. İlla Allah yarattı demeyebilirler ama bir güç yaratmış belli. Allah'a inanmıyor olabilir şahıs ama ister başka bir şey desin kendi dinine göre kendi inancına göre ama bir Yaratan üstün bir gücün olağanüstü bir gücün varlığı çok açık görülüyor. Ama benim inancıma göre tabi ismi, bu yaratan gücün ismi Allah.
Adnan Oktar: Ara fosil tek bir tane yok. Getirsinler hep beraber görelim Fransa'ya getirsinler ben de geleyim.
Eyfel kulesinin önüne getirsinler, basını da toplayalım bir görelim nasıl bir şeymiş. |
Gazeteci: Peki Darwinistler bugünkü fosillerle geçmişteki fosiller arasında ara fosiller olduğunu mu ifade ediyorlar? Siz de bunun tehlikeli olabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Adnan Oktar: Ara fosil tek bir tane yok. Getirsinler hep beraber görelim Fransa'ya getirsinler ben de geleyim. Eyfel kulesinin önüne getirsinler, basını da toplayalım bir görelim nasıl bir şeymiş.
Gazeteci: Peki sizin teorinizle hemfikir olmayan Darwinistlerin dünya geleceği için, dünya için tehlikeli olduğunu mu düşünüyorsunuz ?
Adnan Oktar: Onlar farkında değiller belki ama yani onlar bu teoriyi yaparken biz ortalığı karıştıralım, insanlığı mahvedelim dememişlerdir. Ama bilmeden bir silah yapmışlardır ve insanlık için çok tehlikeli ve yıkıcı oluyor.
Gazeteci: O zaman Darwinistlerin belki farkında olmadan böyle bir silah kullandıklarını ve aslında dünya için çok tehlikeli olduğunu mu söyleyebiliriz?
Adnan Oktar: Darwinistlerin özellikle Darwin'in bunu bilerek yaptığını pek zannetmiyorum. İnsanlığa vereceği zararı tahmin etmemiş olabilir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının kökeninde Darwinist felsefe yatıyor. Emperyalizmin kökeninde Darwinist felsefe yatar. Dialektik felsefe, yani çelişki düşüncesi, tez antitez sentez, tez antitez sentez, dialektik felsefenin kökeni. Darwinizm de konuları bu şekilde açıklıyor.
Gazeteci: Peki Darwinizmle sizin düşünceniz arasındaki temel fark hangisi diyebiliriz bu durumda?
Adnan Oktar: Ben yaratılışı düşünüyorum yaratıldığını iddia ediyorum ve üstün bir aklın bütün canlılara hakim olduğunu, molekül yapılarına varıncaya kadar müthiş bir sistemin olduğunu iddia ediyorum. Mesala denizden küçücük bir varlığı alsak, bir avuç su alsak içindeki mikroskobik maddeler akıl almaz derecede üstün bir yapıya sahipler. İçinde milyonlarca bilgi saklı hepsinin içerisinde, genetik kodlar saklı içlerinde, bu tesadüfen olabilecek bir bilgi donanımı değil. Mikroskopta zor görülen bir varlığın içine dev bir kütüphaneyi yerleştirmek tesadüfen olamaz.
Gazeteci: O zaman bir sürü bilim adamının hata yaptığını, Darwinizm'in üzerinde yoğunlaşarak söyleyebilir miyiz?
Adnan Oktar: Tabiî ki ama bu şu şekilde oldu: Karşılıklı bir ideolojik baskı meydana geldi. Mesala Hitler dönemini düşünelim. Bir profesör çıkıp ben Nazizme karşıyım diyebilir mi? Heil Hitler diyecektir Hitleri gördü mü. Çünkü herkes aynı fikirde gibi görünüyor. Onlar da Heil Darwin diyorlar burada.
Gazeteci: O zaman önemli bilim adamlarının bu teoriyi savunduklarından dolayı diğer bilim adamlarının da hemfikir olduğunu söylememiz doğru olur m?
Adnan Oktar: Tabi çünkü Türkiye'de bir bilim adamı vardı. Adem Tatlı diye bir profesör, bu kişi Darwinizme karşı olduğunu açıkladıktan sonra profesörlükten atıldı bu insan yani böyle ideolojik bir baskı ortamı gibi bir ortam yaratılırsa bilim adamları hür olarak bilimi savunamazlar. Yani ben Darwinizm'e karşıyım demek üniversiteden atılmayı gerektiriyorsa artık bilimden söz edilemez. Bir bilim adamının özgür olarak rahat rahat ben karşıyım diyebilmesi gerekir veyahut da savunabilmesi gerekir "evet ben Darwinizm'i savunuyorum" diyerek açık açık söylemesi gerekir. Onu da söyleyemiyorsa, onu da söyleyemiyorsa olmaz. İkisini de rahatça söyleyebilmesi lazım. Tek yanlı da olmaz.
Gazeteci: Yani bilim adamlarının hata yaptığını söylüyorsunuz, olabilir bu sizin fikrinizdir, düşüncenizdir. Ama bu niçin dünya için insanlık için bir tehlike oluşturuyor?
Adnan Oktar: Nazi Almanya'sında, Nazizm'de zayıfların yok olacağı, güçlülerin ayakta kalacağı inancı vardı. Darwin'in teorisini, Hitler birebir Nazi düşüncesinde insanlığa uyguladı. Ari ırk düşüncesi vardı. Alman ırkının seçkin olduğunu söylüyordu, diğer ırkların evrim geçirmemiş maymunsu varlıklar olduğunu iddia ediyordu. Dolayısıyla doğal seleksiyonla bu ırkların yok olması gerektiğine inanıyordu. Meydana gelen savaşların da doğal seleksiyonu meydana getirdiğini dolayısıyla onların yok olmasının doğanın bir kanunu olduğunu, doğal seleksiyonla bunların tabi olarak yok olduğunu iddia ediyordu.
Mesela Aborjinler bir ara ırk olarak kabul ediliyor Darwinistler tarafından. Maymunsu varlıklar olarak kabul ediliyor. Ama bize göre Allah'ın yarattığı insan türlerinden birisi. Zenciler, Japonlar, Aborjinler, Kızılderililer; bunların hepsi insan ırklarıdır, gayet hoş temiz insanlar gayet normal insanlar bunlar. Sadece dış görünümleri değişik ama maymunluklarından gelmiyor bu.
Gazeteci: Peki benim anlamadığım şu, Darwin teorisi Hitleri nasıl etkiliyor? Yani ne tür bir bağı var?
Adnan Oktar: Demin söylediğim gibi zayıfların yok olacağı güçlülerin ayakta kalacağı dolayısıyla Alman ırkı güçlü bir ırk diyor. İnsanların evrimi içerisinde ileri geçmiş bir insan türü; öbürleri daha gelişmemiş maymun türleri, insanla maymun arasında türler diyor. Dolayısıyla bu gelişmiş ırk, gelişmemiş bu hayvansı varlıkları, yani hayvani varlıkları yok edecektir diyor. Dolayısıyla da kitle katliamlarıyla bunları yok ediyordu.
Gazeteci: Peki o zaman sizin için Darwin dünyada olmuş bütün modern savaşların nedeni mi diyebiliriz?
Adnan Oktar: Tabiî ki yani bu gizli devlet felsefesidir, devletlerin. Mesala savaşmayan ülkelerin gücünü kaybedeceğine inanırlar. Gizli bir devlet felsefesidir bu. Yani illa ki sürekli savaş olması, savaşların insanlığı geliştirdiği, bilimi ve aklı geliştirdiğini, savaşmayan milletlerin gücünü kaybettiğine inanılır. Onun için de sel gibi kan akıtıyorlar. Mesela 20 yıl 30 yıl savaşmayan bir ordunun bütün gücünü kaybedeceğine inanılıyor bütün dünya çapında adeta. Bu son derece mantıksız bir şey .
Gazeteci: O zaman sizin için Darwin teorisi şöyle mi diyebiliriz: en güçlü olanlar ayakta kalacaktır diyoruz?
Adnan Oktar: Darwin böyle diyor. Evet. Bu da bir vahşet ortamı meydana getiriyor halbuki haklı olan güçlüdür ama Darwin'e de göre güçlü olan haklıdır. Emperyalizmin de şu an iddia ettiği, Faşizmin de iddia ettiği budur.
Gazeteci: Peki bu türlerin değişmemesi ile en güçlü olanın kazanması arasında ne tür bir bağ var onu anlayamadım.
Adnan Oktar: Darwin'in teorisinin bu kısmını uyguluyor Hitler, yani tamamını uygulamaz.
Marx da kendisiyle ilgili bölümü uyguluyor. Marx da hem canlıların hem doğanın diyalektik kanunlarına tabi olduğunu, dialektik bir gelişim içinde olduğunu, başıboş bir sistem olduğunu, dünyanın bir kaos olduğunu, akıllı bir varlığın kontrolü olmadığını, yoğun bir çelişki ortamı olduğunu, tez antitez sentez şeklinde çatışmaların sonucunda yeni yeni gelişimler olduğunu, canlılar için de bu kanunların geçerli olduğunu, sosyal sistemler için de bunun geçerli olduğunu iddia ediyor. Onun için bir ülkede faşist odaklar vardır diyor buna karşı, Marksist Leninist odaklar vardır bunlar çatışırlar, sonunda tez antitezle çatışır sonunda sentez olur. Sentez kendi içinde yeniden bir tez ortaya atar ona karşı yine antitez çıkar ve sürekli bir çelişki vardır, sürekli bir kavga vardır iddiasındalar. Ondan sonra da işte Fransa'yı birbirine katan gençler ortaya çıkıyor, geçenlerde biliyorsunuz ortalığı birbirine kattılar. Bu da çok normal karşılanıyor. Aslında eğer sorsanız bunu, yani Fransa'da diyalektik felsefeyi savunanlara sorsanız, bunun son derece normal olduğunu, çünkü toplum içinde bir çelişki olduğunu, çelişkinin gereği olarak bu tip tez antitez çatışmaların sonucunda bunun oluştuğunu iddia ederler, halbuki bu hiç normal bir şey değil. Yani polisin üstüne Molotof kokteyli atılması...
Gazeteci: Peki Fransa'da gençlerin birbirlerine girdiğini söylediğinizde tam olarak kimi kastediyorsunuz?
Adnan Oktar: Anarşi terör çıkaran kimse, herhangi biri, fark etmez. Yani mesela polisin üstüne molotof kokteyli atılması, taş atılması bunlar çok çirkin ve çok delice hareketler. Ve bunlar öldürmeye matuf hareketler, masum bir hareket değildir bunlar.
Gazeteci: Doğru ki birkaç ay önce Fransa'da oldukça şiddetli çatışmalar oldu gençlerle polis arasında. Peki size göre bu çatışmaların nedeni Darwin mi?
Adnan Oktar: Darwinist eğitimi alan bir insan o ruh hali içerisine otomatik girer. Çünkü tesadüfen oluşmuş bir hayvan olduğunu düşündüğü için kendisinin, şefkat, merhamet, sevgi, saygı gibi duyguları ilkel duygular olarak görür, mantıksız görür.
Gazeteci: Peki o zaman sizce bu gençlerin yani bu tür saldırgan davranışları olan gençlerin yanlış eğitiminden dolayı yani Darwinist eğitiminden dolayı kendilerine saygı göstermediklerini.
Adnan Oktar: Tabiî ki, evet tabi, materyalist Darwinist ateist eğitimden dolayı kaynaklanıyor bunlar.
Gazeteci: O zaman Fransa'da eğitimin değişmesi gerektiğini mi söylememiz gerekiyor.
Adnan Oktar: Fransa'da değil, bütün dünyada ateist, materyalist eğitimin kalkması gerekir.
Yani şöyle kalkması gerekir; karşıtı da okutulması gerekir, yani ateizm okutulsun, materyalizm de okutulsun ama idealizm de yaratılışçılık da okutulması gerekir. İnsanlar buna karar versin, doğruya. Tek yanlı eğitim olmasın, ben bunu istiyorum. Yani yasaklamalar kalksın, yasaklama olmasın.
Gazeteci: Yani şimdi ben Fransa'dan geldiğim için ve Fransa'da çalıştığım için özellikle Fransa konusunda soru soruyorum. Sizin de kitaplarınız Fransa'da yollandı. Dolayısıyla Fransa'daki amacınız bu muydu?
Adnan Oktar: Bir yönüyle bu tabiî ki.Yayınevinin dağıttığı bir kitap fakat ben kitaplarımın orda yayılmasını gençlerin okumasını tabiî ki istiyorum.Yani internete koymamın sebebi bu. Ücretsiz olarak internete koydum. Rahatça ulaşılabilir durumda şu an harunyahya.net ve harunyahya.com adreslerinden rahatça ulaşabiliyorlar.
Gazeteci: Peki Fransa'daki biyoloji hocalarıyla konuşmak isteseniz onlara ne demek isterdiniz, yani siz verdiğiniz eğitimde tamamen yanılıyor musunuz demek isterdiniz?
Adnan Oktar: Hayır hayır. Yani ben siz anlatacaklarınızı anlatın derim ama karşıtı olan düşünceyi de anlatın. Yani insanlar buna karar versin. Tek yanlı eğitim olmasın. Tek yanlı bir eğitim faşizan bir eğitimdir. Baskıcı bir eğitim olmasın, hür ve özgür bir eğitim olsun, ben bunu istiyorum.
Gazeteci: Peki günümüzde Fransa'da verilen eğitimin serbestçe verilmediğini mi düşünüyorsunuz?
Adnan Oktar: Tabi ki, yani kitapların yasaklanması niçin olur? Yani bir anda atom bombası etkisi yaptığını söylediler, kasırga olarak belirttiler, deprem olarak söylediler. Fransa tarihinin en büyük olayı olarak, yani Fransız kültürüne yapılmış en büyük tarihi saldırı olarak söylediler. Bunlar çok abartılı ifadeler. Yani devlet kanalıyla gençlerin kitabı okumasının yasaklatılması gerçeklerden korkmaktan başka ne anlama gelir? Eğer mantıksız bir şey olsa bu kadar korku meydana gelmez. Demek ki çok mantıklı ve çok etkili ki yasaklama oluyor. Çünkü yaratılışçı kitaplar Fransa'da su gibi satılıyor bugün, var eskiden beri var, okullarda da var, okul kütüphanelerinde de var. Fakat bu eser çok etkileyici ve çok sarsıcı. O yüzden böyle bir yasaklama getirtildi, etkili olduğu için.
Gazeteci: Peki bu durumda Fransız devletinin mağdur ettiği bir kişisiniz diyebilir miyiz?
Adnan Oktar: Evet diyebiliriz.
Gazeteci: Peki niye Fransız devleti size karşı olmak istesin ki?
Adnan Oktar: Bana değil kitabıma karşılar. Yani fikirlere karşılar, kitabın içindeki fikirlere karşılar. Yani ben de diyorum ki onlar Darwinizmi anlatsınlar ben de bunu anlatayım, iki tarafı da gençler okusun kendileri hür karar versinler diyorum. Bir de bir fikirden korkmak o fikrin daha da çok gelişmesine sebep olur. Yayın yasaklandığında Fransız gençleri internetten bu kitapları incelemekten vazgeçmiş değiller. Şimdi daha da fazla internet girişi var ve gerçekten şu an çok yüksek sayıya ulaştı. Özellikle Fransa'dan internet girişleri çok yüksek sayıda. Bir de kitaptaki konuları da bilen bilmeyene anlatıyor, yasaklanması daha da ilginç hale getirdi kitabı. Ve bu kitap için bir referanstır kitabın yasaklanması. Anlattıkları düşüncenin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar hiç gördünüz mü bu kitabı eleştiren, ilmi yönden şöyle yanlıştır diyen, şurada hataları var diyen hiç gördünüz mü? Diyemezler çünkü baştan sona kadar doğru. Eğer yanlışsa mesela biz Darwin'in kitabını ben dağıtmasınlar demiyorum, Darwin'in kitabı yasaklansın da demiyorum. Ben ne yapıyorum; onun cevabını yazıyorum, kitabın cevabını yazıyorum. Onlar da eğer benim kitabım yanlışsa cevabını yazıp yayınlasınlar, kitap yasaklamakla, yakmakla bu netice alınmaz.
Gazeteci: Yani Fransa'da kitabınızın tehlikeli olduğunu o yüzden yasaklandığını söylüyorlar?
Adnan Oktar: Etkileyici olduğunu, açıkça rapor vermiş zaten, bununla ilgili bir kuruma gönderilmiş, ilmi araştırma yapılmış, kitabın gerçekten çok etkili olduğunu yani bağımsız bakan bir insanı hemen etkileyeceği tarzında rapor verilmesi üzerine kitapları yasaklama kararı çıktı. Yani kitabın orda Fransa'da test edilmiş oldu doğruluğu.
Gazeteci: O zaman Fransa'da teorinizin biraz kötü görüldüğü ve özellikle siyasi adamlar kişiler tarafından...
Şimdi biraz beni şaşırtıcı bir resim bunu biraz açıklayabilir misiniz?
Adnan Oktar: Yani böyle denizden karaya bu tarz bir geçiş bu tip hayali resimlerin geçersiz olduğu, ara fosil olmadığını ifade eden bir anlatım.
Darwinist teori anlatılırken genellikle hep hayali çizim kullanılır.
Hiç gerçek fotoğraf dili kullanılmaz. Şimdiye kadar insanlar hiç ara fosil görmemiştir.
Hep hayali fotoğraflar hayali kafalardan bahsedilir. Daha da olmazsa sahte kafatasları oluşturulmuştur. Mesela Piltdown kafatası öyledir.
Gazeteci: Yani o zaman bu resim tamamen hayal gücü, tamamen yanlış diyebiliriz
Adnan Oktar: Tabi ki, illüstrasyon.
Gazeteci: Şimdi, yani burda bir sürü terör, savaş fotoğrafları görüyoruz, bunların hepsi Darwin'in mi suçu?
Adnan Oktar: Tabi ki, yani, Darwinizm çatışmayı bir gizli kanun olarak iddia eden bir düşünce.
Yani zayıfların yok olacağı güçlülerin daima ayakta kalacağını iddia eden bir düşünce.
O zaman güç kullanılması gerekiyor, güç için de silah kullanıyor terör kullanılıyor bomba kullanıyor şiddet kullanılıyor.
Gazeteci: Peki, burada Hitlerle Nazi kamplarındaki bir fotoğraf var galiba, bu durumda yine Darwin mi bunun sebebidir?.Yani ne izah etmek istiyorsunuz?
"Tabi ki, yani,
Darwinizm çatışmayı bir gizli kanun olarak iddia eden bir düşünce.
Yani zayıfların yok
olacağı güçlülerin
daima ayakta kalacağını iddia eden bir düşünce.
O zaman güç
kullanılması gerekiyor, güç için de silah
kullanıyor terör
kullanılıyor bomba
kullanıyor şiddet
kullanılıyor." |
Adnan Oktar: Darwin Hitleri etkileyen bir insan. Hitler cahil bir insan, bir onbaşıdır o.Yani okuduğu her kitaptan etkilenebilen cahil bir insan o. Dolayısıyla Darwin'in düşüncelerini o devrin bilimsel sığlığından dolayı, bilimsel gelişmelerin ve bilimsel teknolojik aletlerin zayıflığından ve güçlüğünden dolayı adam inanmış o devirde. Darwin gerçekten doğru soyledigini zannetmiş ve bunu sosyal sisteme uygulamış ve bunun sonucunda da müthiş bir kitle katliamı meydana gelmiştir. O devirde, Darwin'in devrinde ne elektron mikroskobu vardı ne mikrobiyolojiyle ilgili bu gelişmeler vardı; ne biomatematik vardı. Butun bilim dalları sonradan özellikle son yirmi yıl otuz yil içerisinde çok gelişti. Her gelişme Darwin'in düşüncelerinin yanlış oldugunu ortaya koydu.
Her bulunan fosil Darwin'in yanlış düşüncede olduğunu ortaya koydu. Darwin zaten söylüyor, neden diyor ara fosiller bulamıyoruz diyor. Madem benim teorim bu şekilde diyor yani buna benzer ifadeleri var neden bulamıyoruz diyor yani o da bundan yangın. Bu konuda şikayetçi. Çünkü olmadığı için bulamıyor. Yok ara fosil, olmayan birşey zaten bulunamaz.
Gazeteci: 11 Eylul saldırıları konusunda bir fotoğrafınız var burda. Yani beni cok etkiledi bu fotoğraf çünkü fosiller üzerine bir kitap var, ama içerisinde böyle bir fotoğraf. Ve burda da yine Darwin'in mi sebep oldugunu söylüyorsunuz?
Adnan Oktar: Darwin orda bir kibrit görevi gördü dünyada, yani ateşi insanlara sundu, yakmayı insanlara sundu, yani bir insan ateist oldugunda, meteryalist olduğunda, Darwinist olduğunda karşısındakini insan olarak görmez, evrim geçirmis bir hayvan olarak görür. Dolayısıyla bir hayvana nasıl davranıyorsa o sekilde davranma ihtiyacını duyar. Tesadufen meydana gelmiş bir sure sonra yok olup gidecek olan bir hayvana bir insan nasil davranir, onlar da o sekilde davranıyorlar. Ama ben diyorum ki, insan Allah tarafından yaratılmış çok üstün bir varlıktır, sonsuz yaşayacaktır, sonsuza kadar yaşayacak olan bir varlık olduğu icin Allah'ın özenerek yarattığı bir varlık olduğu için buna saygı duyulur, sevgi duyulur, barış, kardeşlik, sevgi, muhabbet, bunlar güzel duygulardır. Allah'ın yarattığı beğendigi bir ahlaktır ve bunun uygulanması gerektiğine inanıyorum, bu sekilde inanıyorum. Boyle bir toplulukta da anarşi olmayacağını herkes bilir.
Gazeteci: Peki, yani Stalin konusunda, yani Stalin döneminde bu kadar ölüm olmasının nedeni yine Darwin midir?
(Atlas'ı) "Beğenmedikleri değil,
beğendikleri için yasaklıyorlar zaten; yoksa önemsiz görse niçin
yasaklasın. Çok etkili olduğu için
yasaklıyor. Doğru olduğuna
inandığı için yasaklıyor. |
Adnan Oktar: Tabi ki, tabi ki. Yani, çünkü Stalin ordaki insanları bir maymun türü olarak görüyor. Maymunsu varlıklar olarak, primattan türemis ilkel hayvanlar olarak görüyor. Yani onların bir ruhu olduğunu kabul etmiyor, Allah'ın yarattığını kabul etmiyor, yani onları bir böcek gibi görüyor adeta. Bir böcek gibi de kitle katliamı ile yok ediyor ve vicdanen de en ufak bir vicdani rahatsizlik duymuyor.
Gazeteci: Peki Fransa'ya geri dönecek olursak biraz önce tamamlayamamıştık. Sonuçta kitabınız Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yasaklandı. Bu durumda Fransa'daki politikacıların kitabınızı yani teorinizi beğenmedikleri yanlış bulduklarını söyleyebilir miyiz?
Adnan Oktar: Beğenmedikleri değil, beğendikleri için yasaklıyorlar zaten; yoksa önemsiz görse niçin yasaklasın. Çok etkili olduğu için yasaklıyor. Doğru olduğuna inandığı için yasaklıyor.
Gazeteci: O zaman yasaklanmasının sebebi gerçekleri ortaya çıkarması ve gerçeklerden kaçmamız mı oluyor?
Adnan Oktar: Pek tabi ki. Çünkü bu gerçeklerin insanlarda nasıl bir değişiklik yapacağını bilmedikleri için bu bir sosyal korkuya sebep oluyor. Yani bu çünkü Darwinizm yerle bir olmuş oluyor. Materyalizm bitmiş oluyor. Yani bunun yerine ne gelir düşüncesinden çekiniyorlar. Bu bir tahmin değil bunu kendileri söylüyorlar zaten. Yani gençlik arasında bu düşünce yayılırsa bu doğru olan gerçek yayılırsa gençler bunu nasıl yorumlar. Allah inancını nasıl yorumlar ve Fransa için bu nasıl bir etki meydana getirir bunu tam tespit edemiyoruz diyorlar ve bu yüzden tehlikeli gördüklerini belirtiyorlar. Tabi ben bunu basından öğrendim. Birebir duymuş değilim.
Gazeteci: Yani şimdi bu soruyu size yöneltmemin sebebi dün bana Fransa'daki siyasetçilerden tebrik mektupları aldığınızı söylediniz. Şimdi de bunu söylüyorsunuz. Bu birbiriyle biraz çatışmalı, o yüzden dile getirdim.
Adnan Oktar: Hayır hayır. Müstakil fert fert insanların kabul etmesi ayrıdır. Bir de devlet siyaseti olarak kabul edilme ayrıdır. Devlet siyaseti olarak bunun reddinin sebebini açıkladım. Ama fert fert sorulduğunda bunu inkar edecek insan çok zor bulunur. Yani bilinç altında kabul eder ama açıkça bunu söylemekten de çok insan çekinir. Bu Türkiye'de de böyle oldu. Benim kitaplarım yayıldıktan sonra Darvinizm'i savunan bu konuda konferans yapacak profesör Türkiye'de bulunamayacak hale geldi. Şu an bu konuda müthiş bir zorluk çekiyor Darwinistler.
Gazeteci: Peki Fransa'da mesela Alain Juppe Bey'e bu soruyu yöneltmiş olsak bu teori hakkında ne düşündüğüne dair. Madem ki sizi tebrik edici bir mektup yollamış sizinle bu teorinize katıldığını mı söyleyecektir?
Adnan Oktar: En azından fikirlerin karşılıklı değerlendirilmesinin doğru olacağını savunacağını bekliyorum. Yani fikir üstüne baskı yapılmasının yanlış olduğunu her iki fikrin değerlendirilmesi gerektiğini savunacağını umuyorum. Ama onun hakkında ben birşey söyleyemem tabi.
Gazeteci: Ama siz Fransa'dan gelen tebrik mektupları aldınız.
Adnan Oktar: Evet bir hayli aldım hem de.
Gazeteci: Peki kimlerden aldığınızı söyleyebilir misiniz?
Adnan Oktar: Bunları açıklayabilirim ama bunu yapmam doğru olur mu olmaz mı tam karar veremiyorum. Çünkü bu insanlar üzerinde baskı uygulanır mı uygulanmaz mı bu konuda biraz tereddütlerim var. Yani evet Darwinist materyalist ve ateistlerin bu kişilere baskı uygulamayacağına dair elimizde bir garantimiz yok.
Gazeteci: Ama sonuçta sanatçılar, siyasi kişiler, sporla ilgilenen kişiler yani her türlü ortamdan...
Adnan Oktar: Evet Avrupalı prenslerden de geldi. Başbakan düzeyinde kişilerden geldi.
Gazeteci: Kim mesela başbakan? Fransız mı?
Adnan Oktar: Yok Avrupalı.
Gazeteci: Fransız derken.
Adnan Oktar: Onlar da Avrupalı.
Gazeteci: Yani Avrupa'da Fransız çok fazla değil, o yüzden ona da Fransız diyebilir miyiz?
Adnan Oktar: İşte o az olanların içinde.
Gazeteci: Monako prensi var mı yok mu, o ilgisini çekiyormuş?
Adnan Oktar: Şimdilik söylemeyeyim.
Gazeteci: O zaman size yazmadı.
Adnan Oktar: Şu an bilgi vermeyeceğim o konularda, yani bu konuda onlara baskı uygulanıp uygulanmayacağını bilmiyorum çünkü. Onların rahatsız edilmesini hiç istemem.
Gazeteci: Siz peki, isimlerini verdiğiniz takdirde rahatsız edilebileceklerini mi düşünüyorsunuz?
Adnan Oktar: Muhtemel evet, çünkü bize Türkiye'de bu konudan dolayı çok yoğun bir baskı var, materyalistlerden, ateistlerden. Çete suçlamasına varıncaya kadar, akla hayale gelmeyecek iftiralara varıncaya kadar her şey yapılıyor şu an üzerimizde. Üzerimizde yoğun bir baskı var.
Gazeteci: Peki siyasi kişilerden bahsettik, Fransızlardan bahsettik, başka hangi alanlarla ilgili kişiler size mektup yazdılar?
Adnan Oktar: Hemen hemen her meslek dalından insan diyebilirim.
Gazeteci: Peki bu mektuplardan dolayı o zaman Fransa'da aslında sevildiğinizi söyleyebiliriz.
Adnan Oktar: O mektuplar Fransa'nın hepsi demek değil, devlet politikası demek de değil. Fransa'nın derin devleti demek de değil. Çünkü Fransız derin devleti, materyalist, ateist, Darwinist düşünce üzerine felsefesini bina etmiştir. Ve masonluğun etkisi de çok büyüktür Fransa'da.
"Türkiye'de bu konudan dolayı çok yoğun bir baskı var,
materyalistlerden, ateistlerden. Çete
suçlamasına varıncaya kadar, akla hayale
gelmeyecek iftiralara varıncaya kadar her şey yapılıyor şu an
üzerimizde. " |
Gazeteci: Masonların hangi konuda çok fazla etkisi vardı?
Adnan Oktar: Masonlar Darvinizm'i savunan bir inanç sistemidir. Ve dünyada da Masonluk çok güçlüdür. Bizle de mücadele eden bu güç, temelinde işin doğrusu Masonluktur. Yani demek istediğim aslında buydu yani, Fransız masonluğunun bu tip insanların üzerinde yoğun baskı kurmasından tedirginlik duyuyorum.
Adnan Oktar: Mesela Fransa'da bu atlasın yasaklanmasında Fransız mason localarının karar aldığına dair elimizde bilgi var.

|