Ana Sayfa
8.Sayı Dergi Hakkında
8.Sayı İçindekiler
1.ve 2.Sayıdaki Yazarlar
İlanlar & Duyurular
Tanıtımlar & Konferanslar
MP3 formatında
 
Türk İslam Birliyi - Harun Yəhya
Sitede Yazılarının Yayınlanmasini İstəyirsinizmi?
Basında Türk İslam Birliyi
Kuran'da İştirak edən Birlik Ayələri
Müslümanlar Birdir Qardaşdır
Peygamberimizin kitapehline davranışı, bütün Müsəlmanlara nümunə olmalı
Türk İslam Birliyi, Qərb mədəniyyətinin zəmanətidir
 

DÜNYANIN İKİ YÜZYILLIK DÜŞÜNCE EKSENİ YARATILIŞ GERÇEĞİ İLE DEĞİŞİYOR

19. yüzyıldan günümüze dünyayı etkileyen düşünce sistemi, bilgi çağıyla birlikte değişim göstermeye başladı. Bilim düzeyinin oldukça geri olduğu o dönemlerde tohumları atılmış olan felsefe ve ideolojiler, günümüze kadar yaşayan nesillerin yaşam şeklini, hayata bakışını ve insan ilişkilerini belirledi. Aynı zamanda ülkelerin de uluslararası ilişkilerini, emperyal bakış açılarını, birbirlerine açtıkları savaşların nedenlerini oluşturdu.

Bir yüzyılın kaos içinde geçmesi elbetteki kendi kendine olan birşey olamaz. Bunun arkasında bunu oluşturan insanların zihniyeti yatar. O zihniyetlerin altında da onu oluşturan felsefi ve ideolojik yaklaşım ve eğitim vardır. 19. yy' dan itibaren dünyayı yönlendiren insanların zihniyetlerini oluşturan felsefe "materyalizm" idi, ideolojiler ise "komünizm, faşizm, vahşi kapitalizm ve emperyalizm" oldu. Bu farklı ideolojilerin ise tek bir ortak yanı vardı, o da Darwinizm. Birbiriyle mücadele eden bu ideolojileri nasıl olur da besleyen kaynak aynı olabilirdi! Fikri temellerinin aynı olması ne kadar şaşırtıcı ise o kadar da gerçek!

Bu ideolojiler, 19'. yüzyılın ikinci yarısında ortaya atılan görüşlerin üzerine bina edilmişti. Yani Darwinizm'in doğduğu yıllar. Nitekim komünizmin kurucularının, eserlerini Darwin'e ithaf etmeleri boşa değildi. Kendi ideolojilerinin sözde bilimsel temelini oluşturması açısından takdire şayan görüldü ve fikir sistemlerini ilerki nesillere popaganda ederken kullandıkları bir eğitim aracı haline geldi. Aynı düşünceyi, yani Darwin'in sistematik hale getirdiği, herşeyin, canlılığın tesadüfen meydana geldiği ve sözde evrimleşerek birbirini oluşturduğu iddiası, diğer ideoloji sahiplerince de önemle benimsendi. Hitler faşizmi uygularken, döktüğü kanların arkasında yatan neden olan üstün ırk fikri, Dawinizmin prensiplerine dayanıyordu.

Bu prensiplerin başında canlıların birbirleriyle kıyasıya mücadele ederek hayatta kalması ve böylece ırklarını devam ettirmesi ile zayıf olanların yokedilmesi yatıyordu. Yani "çatışma". Bu çatışmadan güçlü olan galip çıkar, zayıf ise yok olur. -Medeniyetler Çatışması fikri ve uygulama çabaları da, adı üstünde, tamamen Darwinist zihniyetin bir ürünüdür-. Bu çarpık zihniyet, o dönemin ideologları ve onların sonraki takipçileri tarafından toplumların yaşamına da aksettirildi. Sosyal Darwinizm adıyla aynı çatışma zihniyetinin insanlar arasında da varolduğu inancıyla, dünya savaşları, emperyalist zulüm, ırkların yokedilmesi çabaları, anarşi ve terör 20. yüzyılın temel hayat görüşü halini aldı.

Bu görüş eğitime ve bilime yansıtılarak bunların üzerinde materyalist bir hegemonya kuruldu. Yetişen eğitimci ve bilim adamları, materyalist-Darwinist bakış açısının getirdiği ön kabullerle araştırmalarını yaptılar, eserlerini buna göre düzenlediler, hatta akademik ilerleme dahi bu yaklaşımın içinde ancak sözkonusu olur hale geldi. Başka bir görüşe hayat hakkı tanımaz bir bilimsel felsefe oluştu. Bilimin elinden alınan hür düşünce, objektif yaklaşım, bir bilim tabusu oluşturdu. Daha sonra materyalist anlayışla çakışan herşey bilim dışı olarak addedilmeye başlandı. Din-bilim çatışması dedikleri, aslında materyalist düşüncenin bir laf oyunu ve zihin kontrol aracından başka birşey değildi.

Çünkü 21.yüzyıla yaklaşırken meydana gelen teknolojik gelişmeler ve bununla paralel sıçrama yapan bilim dünyası, şimdiye kadar söylenenleri yanlışlar bilimsel buluşlar yaptı. Makro seviyede, evreni gözleyebilen bilim, materyalizmin iddia ettiği gibi maddenin sonsuzdan beri varolmadığını, belli bir zamanda yoktan varedildiğini keşfetti. Mikro seviyede ise, hücrenin en ince ayrıntılarına kadar giren bilim dünyası, DNA'yı ve, onun içinde kodlanmış bilgi varolduğunu keşfetti. Her iki alemde de tesadüfe yer olamayacak kadar mükemmel yapıların olduğunu ortaya koydu. Bilim dünyası, geldiği düzey ve ulaştığı bilgiyle, bugüne kadar kendisini baskı altına alan ve tek bakış açısı olan materyalist-Darwinist görüşü sorgulamaya başladı. Materyalizmin yanlışlanması ve bilimin gösterdiği gerçeğin Yaratılış olması, şu anda dünyayı büyük bir düşünce değişikliğinin eşiğine getirdi.

Yaratılış gerçeğinin bilimsel verilerle doğrulanır olması ve bunun dünyanın her yerine, özellikle Harun Yahya eserleriyle, kitap, internet, film ve tüm iletişim araçlarıyla yaygınlaşıyor ve kabul görüyor olması, insanlığın düşünce sisteminin değişmesine vesile oluyor. Artık güneş doğmuştur, ışığın gözüktüğü yerde karanlığın devam etmesi mümkün değildir. İki yüzyıldır sistematik bir şekilde dünyaya hakim olan ve dünyadaki karanlık tabloyu oluşturan materyalist zihniyet, yerini yaratılış gerçeğinin getirdiği aydınlık bir dünyaya bırakmak üzere.

Bu değişimin tam orta yerindeyiz. Insanların aklına ve kalbine hitabeden yaratılış gerçeğinin geniş çaplı olarak dünyanın heryerindeki insanlar tarafından kabul görmeye başladığını, bilgi çağının getirdiği anında bilgi akışı sayesinde gözlemleyebiliyoruz. Buna karşılık, yok olmaya yüz tutmuş materyalist felsefenin savunucularının da bunu kabullenme zorluğu çektiği, tabu edindikleri görüşlerinin yıkılmasını hazmedemediklerini de görebiliyoruz. Ancak görülebilen veya öngörülebilen şu ki, yaratılış gerçeği, insanların hayatı yeniden sorgulamalarına, akıl ve vicdanlarına göre yeniden bir yaklaşım oluşturmalarına neden olacaktır. Bu da zihniyetlerin eskisiyle yer değiştirmesine yol açacaktır.

20. yüzyılı kana ve gözyaşına boğan bu batıl ideolojilerin dünyada oluşturduğu kaos, karmaşa, düşmanlık, mücadele, savaş ortamı, bunları besleyen bu zihniyetlerin ortadan kaybolmasıyla, yerini, yaratılışın getirdiği, sevgi, barış, hoşgörü, dostluk, kardeşlik ortamını hazırlayan aydınlık zihniyete bırakacaktır. Bu dönüşüm aşamasındayız. Her dönüşümün kendi içinde barındırdığı zorluklar olsa da, meydana gelecek güzelliğin varlığı, insanlık için bu zorlukları kolay aşılır bir hale getirecektir.

Hür düşüncenin, hür vicdanın, hür bilimin, aklın ve vicdanın devreye girdiği anda, her türlü fikri ve fiziki baskı yenilmeye mahkum hale gelir. Dünyanın bu hayırlı değişimi gösterdiği dönemde yaşanan mevcut kaos ortamı adeta bir doğum sancısı gibi. Sıkıntısı olsa da meydana gelecek güzel bir dünya var. Bu düşünce eksenini değiştirmede öncü olan fikir insanları elbette tarihte yerlerini Allah'ın izniyle hakettiği şekilde alacaklardır. Bunun için çabalayanlara destek olmak, dünyanın bu ve sonraki nesillerinin barış ve huzur ortamında yaşaması için birşeyler yapmak anlamında olacaktır.

Milli Değerleri Koruma Vakfı
Bilim Araştırma Vakfı

Sonraki Sayfa

e-mail: info@turkislambirligi.org