DOĞUDA KAN DÖKEN
BÖLÜCÜ ÖRGÜT,
ATEİST VE KOMÜNİST BİR ÖRGÜTTÜR
Bölücü terör örgütü, her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünisttir. Ancak bölge halkı bu konuda son derece bilgisizdir ve eli kanlı örgüt militanlarını kimi zaman "kürt halkı adına savaşan, kürt milliyetçisi gerillalar" olarak algılamaktadır. Bölgedeki halkımızın büyük bölümü dindardır. Dolayısıyla bölücü örgütün gerçek hedeflerini ve ateist yapısını anladığında örgüt aleyhinde tavrı çok daha kesin olacaktır. Bu sebeple örgütün ateist ve komünist kimliği geniş kapsamlı bir karşı propaganda ile halkımıza duyurulmalıdır. Bu konuda radyo, TV ve basın da kullanılarak çok etkin bir çalışma yapılması gerekmektedir.
Burada bir etnik kavga değil, komünist ve dinsiz bir hareket söz konusudur. Kürt milliyetçiliği görüntüsü tamamen sahtedir ve bölge halkının gözünü boyamaya yöneliktir.
Örgütün Marksist-Leninist bir yapıda olduğu, gerek savcılık iddianamelerinde, gerek MİT raporlarında gerekse mahkeme kararlarında sabittir. Kaldı ki örgütün komünist olduğunu anlamak için çok ayrıntılı bir araştırmaya bile gerek yoktur. Çünkü örgütün uzun yıllar kullandığı bayrağında komünizmin en bilinen simgesi olan orak-çekiç motifinin yer alması bile konunun ispatı için yeterlidir. (Bu amblem daha sonra strateji ve taktik değişikliğine giden örgüt tarafından değiştirilmiştir.) Örgütün kuruluş kongresinde yer alan ve örgütün internet sitesinde göze çarpan ifadeler de, marksizme olan sadakati net olarak ortaya koymaktadır:
"MARKSİST-LENİNİST TEORİ ÇOK İYİ ÖZÜMSENMELİDİR. Önder kadrolar sık sık Marksizm'e müracaat etmeli, Marksizm'in uygulanmasını başlangıç şekli yapmak için bu öğretiyi gerçekten özümsemeliler. ...Biz SOSYALİZMİ SİYASAL SORUNUN ÇÖZÜMLENMESİNDE DAHA ÇOK BİR EYLEM KILAVUZU OLARAK ELE ALACAĞIZ. Mutlaka böyle bir öğretinin temsilcisi olarak, böyle bir öğretinin savunucusu olarak, bunun en önemli koşulu olarak bulunulan ülkenin siyasal iktidar meselesine uygulayarak, mevcut iktidarı parçalamada bir araç olarak, bir eylem kılavuzu olarak kullanarak üzerimize düşeni yapacağız."
Örgüt elebaşının, 13. kuruluş yıldönümü mesajından:
"Sosyalizm yıkıldı, komünizm yıkıldı" diyenlere en iyi cevap olarak, 'tam tersine, SOSYALİZMİN EN GÜÇLÜSÜ, EN DOĞRUSU, EN YÜCESİ PKK'DE GERÇEKLEŞMİŞTİR' diyoruz."
Örgüt elebaşının 1 Mayıs 1982 tarihli konuşmasından:
"Ama şunu iyi bilmeliyiz ki, Kürdistan tarihi bugün çağa ulaşmak istiyorsa, tamamıyla işçi sınıfı gerçeğine dayanmak zorundadır. Ne kadar elverişsiz koşulları yaşarsa yaşasın, işçi sınıfının objektif gücüne ve onun eylem kılavuzu olan bilimine, MARKSİZM-LENINİZM'E DAYANMAK ZORUNDADIR VE DİKKAT EDİLİRSE BİZİM VARLIK NEDENİMİZ TÜMÜYLE BU GERÇEK ETRAFINDA OLUŞMUŞTUR. ...Eğer o aşiret duvarları, o feodal çitler aşılmasaydı, MODERN DÜŞÜNCE, EN DEVRİMCİ DÜŞÜNCE OLAN MARKSİZM-LENINİZM kafalarımıza sıçramayacaktı, onun için zemin bulamayacaktı."
Örgüt elebaşı kitaplarında, örgütün komünist yapısını çok açık biçimde ifade etmektedir:
“LENİN 1900'DE NE İSE BEN DE 21. YÜZYIL SOSYALİZMİNİ TEMSİL EDİYORUM, reel sosyalizmle savaşarak, emperyalizmle savaşarak yeni sosyalizmi inşaa ediyorum.” (Özgür Yaşamla Diyaloglar, s. 201)
“PKK, Marksizm-Leninizm geleneğine uygun bir gelişme yaşamıştır. Bundan sonrası açık ki etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan bu miras üzerine şekillenecektir.” (Kürdistan’da Halk Kahramanlığı, s.78)
Bölücü örgüt elebaşı yazdığı kitaplarda, marksizm ve leninizmi “soylu düşünce sistemi”, “soylu bilim” gibi tabirlerle övmektedir:
Kapitalist-emperyalist sistem ve onun en zorba yönetim biçimi olan faºizm, halklarda böylesine soylu bir isyan ve bu isyana yol gösteren MARKSİZM-LENİNİZM GİBİ SOYLU BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİNE yol açmıştır. (Kürdistan’da Halk Kahramanlığı, İstanbul, Mart 2004, s.22)
MARKSIZIM-LENİNİZM ADLI SOYLU BİLİME dayanmaktan başka az bir olanağı olan bu insanlar... (Kürdistan’da Halk Kahramanlığı, İstanbul, Mart 2004, s. 39)
Bölücü örgüt elebaşı, eli kanlı komünist liderlerden hayranlıkla söz etmektedir:
İşte PROLETARYANIN KAHRAMANLARI MARKS VE ENGELS. İşte onun TEORİK, SİYASAL DAHİSİ LENİN ve yine ONUN PRATİK USTALARI STALİN, HO CHİ MİNH VE MAO. Ve bunların önderliğinde yürüyen birçok ulusal ve enternasyonalist kahraman. İnsanlığın özgürlük bilincini ayaklandıran, örgütlendiren ve halk ordusu denilen orduları ortaya çıkaran bu büyük kahramanların insanlık tarihindeki yeri gerçekten büyüktür. (Kürdistan’da Halk Kahramanlığı, İstanbul, Mart 2004, s.87)
SİVİL HALKA VE DEVLETE KARŞI UYGULANAN TERÖR,
KOMÜNİST BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN EN TEMEL YÖNTEMİDİR
Bölücü terör örgütü, son zamanlarda daha ziyade askerlerimizi hedef almakta, bölge halkına karşı eylemlerden kaçınmaktadır. Hiç şüphesiz amaç, örgütü "kürt kökenli vatandaşlarımızın menfaatleri için devletle savaşan bir gerilla grubu" görünümüne büründürmek ve bölge halkında sempati oluşturmaktır. Oysa örgütün 80'li yıllarda kundaktaki bebeklerden yaşlı insanlara hiçbir ayırım gözetmeden bölge halkına karşı giriştiği toplu katliamlar hafızalardan silinmemiştir. Bölücü örgüt, komünist ideallere ulaşmak için geçmişte her türlü vahşete tereddüt dahi etmeden yönelmiştir. Bundan sonra da gerektiği anda silahlarını masum sivil halka doğrultacağına hiç kuşku yoktur.
Bölücü örgütün bölge halkını sindirmek, yıldırmak ve kendisine itaate mecbur bırakmak için giriştiği eylemlerin tamamı komünist ideologların kitaplarında tarif edilen yöntemlerdir. Örgüt, her türlü propaganda tekniğinde olduğu gibi katliamlarda ve terör eylemlerinde de Marks, Engels, Stalin, Mao gibi komünist önderlerin kitap ve uygulamalarını kendine rehber edinmiştir.
Terör, komünist örgütlerin hedefe ulaşmak için kullandığı en bilindik ve etkin bir yöntemdir. Komünist liderler terörü vazgeçilmez bir silah olarak görmüş ve takipçilerine şiddetle tavsiye etmişlerdir. Bu liderlerden Lenin'in terör talimatları oldukça dikkat çekicidir:
"Polisleri, askerleri, devlet memurlarını öldürmek, devlet kurumlarında yangınlar çıkartmak... Devletin hazinelerinden paraları almak... Devrimci komünist güçler yenilmez silahlı bir güç olarak ortaya çıkmalı, insanları öldürerek, bombalayarak, binaları havaya uçurarak korku yaymak ve bu şekilde toplumun üzerinde komünist diktatörlüğünü teşkil etmek iktidara ulaşmamızın önemli unsurlarındandır." ("Vladimir Lenin, Teorik ve Pratik Terör Hakkında", Homizuri G.P., Moskova 2005)
"Propagandacılar her grubu basit bomba formülleriyle donatmalılar… Gruplar derhal askeri eğitimlerine, operasyonlara katılarak başlamalılar. Bazıları bir casusun öldürülme işini veya BIR POLIS KARAKOLUNU BASMA GÖREVINI ÜSTLENMELI. Bir kısmı ise banka soymalı." (V. İ. Lenin, Collected Works, Moscow, Cilt 9 s. 346)
"Sadece geniş halk kitleleriyle doğrudan bağlantılı olan bireysel terörist hareketler değer taşırlar." (V. İ. Lenin, Collected Works, Moskova, cilt 35, s. 238)
"Eğer kitleler kendiliğinden ayağa kalkmazsa, hiçbir şey başaramayız. Spekülatörlere karşı terör uygulamadığımız -hemen oracıkta kafalarına bir kurşun sıkmadığımız- sürece hiçbir yere varamayız". (V.I. Lenin, Polnoye Sobraniye Soçineniy, Moskova, 1958-1966, cilt XXXV, s.311)
Komünist liderlerden Troçki ise şunları söylemektedir:
"Fakat ihtilal, ihtilalci sınıftan emrindeki bütün yöntemlerle gayesine varmasını talep eder; eğer gerekirse silahlı bir ayaklanma ile, eğer mecbur olursa terörizmle." (Ann Arbor, Leon Troçki, Terörizm ve Komünizm, University of Michigan, 1963, s. 58)
Bir Marksist-Leninistin, komünist ideolojinin gerektirdiği terörist eylemi yapması komünistleri adeta büyüler. Yapılan katliamları, bombalama eylemlerini ve şiddeti şeytani bir hazla ve takdirle karşılayıp hayranlık duyarlar. Bu sebeple Avrupa'daki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Darwinist-Marksist görüşlü insanların teröre karşı olması beklenemez. Bu Marksist felsefenin ruhuna-mantığına aykırı olur. Kınama mesajları, uyarmalar böyle kitleleri hiç ilgilendirmez. Darwinist-Marksistler teröristleri, -güya- "feodalizme karşı savaşan, devrimci güçler" olarak görürler. Teröristler, Ho Chi Minh gibi tarihe geçen kan dökücüleri saygı ile anarlar.
"HALK AYAKLANMASI"
BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN
HEDEFİDİR
Bölücü örgüt liderinin ifadeleri hiçbir yorum veya tartışmaya mahal bırakmayacak netliktedir. Terör örgütünün ve onu organize edip destekleyen güçlerin hedefi, bölgedeki kürt halkını etnik kökeni bahane ederek kışkırtmak ve doğu bölgelerimizden başlayıp tüm Türkiye'yi içine alacak büyük bir ayaklanmayı başlatmaktır.
Bölücü örgüt elebaşının 1975 yılında kaleme aldığı ve örgütün manifestosu niteliğindeki 68 sayfalık "Kürdistan Devriminin Yolu" isimli broşürdeki görüşler esas alınarak hazırlanan parti programında "Halk Savaşı" (ayaklanma) hakkındaki ifadeler:
"Devrimimizin 3. özelliği, halkın geniş güçlerinin seferber edildiği uzun vadeli bir mücadele çizgisine sahip olmasıdır. Bu çizgi pratikte kendisini UZUN VADELİ HALK SAVAŞI biçiminde şekillendirir. Uzun süreli halk savaşı temelinde, bütün mücadele biçimlerinin kullanılmasını içerir. Devrimimizin 4. temel özelliği, sadece Kürdistan'la sınırlı olmayıp çevresini de derin etkisi altına alması ve bölgesel çapta gelişmesidir."
Lübnan'da 1981 yılında ilki gerçekleştirilen ve bölücü örgütün adıyla anılan konferanstaki ifadeler de oldukça önemlidir:
"Özenle hazırlanmış bir gerilla mücadelesinin gelişimi içinde ve onunla birlikte GENİŞ KİTLELERİN AYAKLANMASI beklenmektedir... Bu durum şimdiden akılda tutulmalı, halk ayaklanmasının hazırlıkları ve sorunları daha şimdiden partinin gündemine getirilmelidir."
Bölücü örgüt, ateist ve komünist bir devlet kurmak için kürt kökenli vatandaşlarımızı kullanmaktadır. Bu oyun bir an önce bozulmalı, örgütün gerçek kimliği bölge halkına anlatılmalıdır.
FİKRİ MÜCADELE,
TERÖRÜN KÖKÜNÜ KURUTACAK TEK YÖNTEMDİR
Bölücü terör, fikri yönden yenilgiye uğratılmadıkça sonuca ulaşmak imkansızdır. Gerçekten de konunun askeri ve polisiye tedbirlerle çözümlenmesine imkan olmadığı ortadadır.
Fikren ezilen, ideolojisi çökertilen örgüt militanlarının hızla iradi gücü yok olacak, moral çöküntüsü meydana gelecek ve örgüt böylelikle imha edilecektir. Örgüte dış güçlerce sağlanan destek muazzamdır. Ne kadar operasyon yapılırsa yapılsın örgütün silahla, topla, tüfekle çökertilmesi imkansızdır. Ancak fikren bozguna uğrarsa yok olur.
Komünizmi besleyen ve taze kan sağlayan materyalist eğitimdir. Materyalizmi hayat felsefesi olarak benimseyen fertleri komünist ideallere ikna etmek oldukça kolay olmaktadır.
Örgüt, liderinin "Din Sorununa Devrimci Yaklaşım" isimli kitabında yer alan, "Dinin devrime karşı tehlikeli bir biçimde kullanılmasını engellemek ve İslamiyet'i devrim hizmetinde iyi bir işleve kavuşturmak gerekir". (sayfa 55) direktifi doğrultusunda dindar doğu insanına dine saygılıymış gibi yaklaşmakta, bir yandan da Darwinist-materyalist eğitim vermektir.
Örgütün eli kanlı elebaşının yazdığı kitaplar tümüyle evrimci izahlarla doludur. Terör örgütünü durdurmak ve ülke genelinde toplumsal birlik ve beraberliği sağlamak için öncelikli olarak terörü besleyen komünizmin temeli olan Darwinizm'in yerle bir edilmesi gereklidir. Çünkü Güneydoğu'da bölücü örgüt tarafından sürdürülen Darwinist propaganda örgüte yeni militanlar ve destekçiler kazandırmaktadır. Bölücü örgütün fikri alt yapısı ayakta durdukça terörün ardı arkası kesilmeyecektir. Bu fikirler sadece Kuzey Irak'ta değil, artık bölge halkının arasında da varlığını hissettirmektedir. Askeri önlemler önemli olmakla birlikte asıl acil ve gerekli olan fikrin yok edilmesidir.
Terörün beyninin hedef alınması gerekir. Terörün beyni Darwinizm, materyalizm ve ateizm üçlüsüdür. Bunlar yıkıldığında, terörün psikolojik gücü yerlebir olacaktır. Bataklık kurutulmadan teröre karşı mücadelenin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bataklık varoldukça sorun bitmeyecek, terör üretimi devam edecektir. Bataklık kurutulduğunda yani Darwinizm'in etkisi yok edildiğinde fikri gücü elinden alınan bölücü örgüt tam manasıyla bozguna uğrayacak ve dağılıp gidecektir. Çünkü bir komünist, fikri gücünü kaybederse bütün gücünü kaybeder ve eyleme kalkışacak gücü kendinde bulamaz hale gelir. Vücut beynin emrini dinlemez, fikri yıkılan terörist olduğu yere yığılır kalır, kıpırdayamaz olur. Komünizm batıl bir düşüncedir. Düşünce düşünceyle yıkılır, Darwinizm anti-Darwinizm ile, materyalizm de anti-materyalizm ile yıkılacaktır.
ATATÜRK'ÜN KOMÜNİZM TEHLİKESİNE KARŞI UYARISI
"Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizm (komünizm)dir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler (komünistler), yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-95)

|